#Civil Rights
Target:
Muhalefet etme hakkını "vatan hainliği" olarak görenler
Region:
Turkey

Türkiye'nin dört bir yanında doğayı, kentleri, kentlerin içindeki yaşama alanlarımızı ve doğal ve kültürel mirası korumak-kurtarmak-geliştirmek için toplumsal demokratik mücadele giderek yükselirken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Taksim'deki bombalı saldırının ardından şaşırtıcı, bir o kadar da ürkütücü bir açıklama yapmıştır. Başbakan, Ilısu'da yaptığı konuşmada Taksim'deki saldırıdan söz ederken, "Bu oyunların temelinde ne yatıyor? Bu oyunların temelinde işte bu tür kalkınmaların engellenmesi yatıyor. Bu oyunların temelinde Ilısu gibi barajların engellenmesi yatıyor" diyerek okunu bombalardan, doğa ve kent mücadelesine çevirmiştir.

Allianoi, Hasankeyf, kentlerimizdeki kültürel ve tarihi miras, binlerce HES projesi, tarihi ve insanları yok sayan kentsel dönüşüm projeleri ve burada sayamayacağımız kadar çok ve geri dönüşü olmayan ekonomi tahakkümlü iktidar projelerine demokratik haklarını kullanarak karşı çıkanlar, doğayı, kültürü ve tarihi korumak, kurtarmak ve geliştirmek için çırpınanlar insan yaşamına kast eden eylemlerin gerekçeleri halinde kamuoyunun önüne atılmıştır.

Aslında Başbakan'ın bu yaklaşımı hükümet politikaları açısından yeni değil. İstanbul Sulukule ve İzmir Bergama’daki Allianoi antik kazı alanı gibi tarihi alanlara Bakan talimatıyla iş makinelerini sokanlar, "ben yaptım, yani ben yıktım oldu" diyerek, sivil toplum kuruluşlarının, aydınların, sanatçıların, bilim insanlarının ve yerel inisiyatiflerin, eleştiri, itiraz ve ikazlarına kulak tıkayarak yapmaya/yıkmaya devam ediyor, engellendiklerini düşündüklerinde ise iş "vatan hainliği" suçlamasına kadar gidebiliyor...

Başbakan'ın son açıklamasının tam da İkizdere tartışmasının ardından gelmesi anlamlı. Geçtiğimiz hafta Rize’nin İkizdere İlçesi'nin SİT alanı ilan edilmesi, ardından Tunceli’nin Munzur Vadisi’nde HES inşaatı yapacak olan şirketlerin lisanslarının, vadinin Milli Park olması nedeniyle iptal edilmesi hırçınlığın seviyesini biraz daha artırdı. Çevre Bakanı Veysel Eroğlu bir yandan hemen Tabiat ve Koruma Yasası değişikliği için kolları sıvarken, bir yandan da HES inşaatlarına karşı çıkan çevrecileri ve bölge halkını “vatan hainleri” olarak suçladı.

İstanbul’da Sulukule'nin yıkılmasına karşı çıkanları "bunlar uyuşturucu ve fuhuş çevreleri" diye karalayan, Sulukulelileri de "esmer vatandaş" olarak niteleyen sözlerinden hatırladığımız TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar ise geçtiğimiz günlerde, artık herkesin "rantsal dönüşüm" olarak nitelendirdiği kentsel dönüşüm projelerine karşı çıkanları "devletin ve milletin aleyhinde çıkışlar yapanlar" olarak niteledi.

Gerek Başbakan'ın, gerek Bakan ve diğer yetkililerin kullandığı bu dil endişe vericidir. Geniş halk kesimlerinden destek gören, eleştiri ve itirazlarını hukuksal kazanımlara dönüştüren toplumsal mücadelelerin suç ve terörle ilişkilendirilip gayrimeşru gösterilmeye çalışılması, bu konuda yazan kalemlerin susturulması, siyasetin ve hak aramanın halka kapatılması anti-demokratik ve baskıcı bir tutumdur.

Sivil toplum hareketleri, hükümetin ve politika yapıcıların uygulamalarını takip etmek, yeri geldiğinde eleştirmek, öneriler geliştirmek ve böylece daha iyi, adil ve sürdürülebilir bir dünya oluşturmak çabasında birlikte çalışmak için vardırlar. Sivil toplum hareketleri ve aydınlar, eleştirirler, politikacıları müzakereye çağırırlar. SİT alanlarının belirleme yetkisinin bundan sonra bakanlardan oluşan bir gruba bırakılması girişimini eleştirdiğimiz gibi, doğal ve tarihi miras alanlarımıza ilişkin politikaları ve uygulamaları izleyeceğiz, önereceğiz, katılacağız.

Biz, aşağıda imzası bulunan, tarihi, kültürel ve doğal mirasımıza sahip çıkan sivil toplum kuruluşları, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde ve Anayasamızda da belirtildiği üzere, katılmadığımız hükümet uygulamaları ve politikaları hakkındaki karşı görüşlerimizi özgürce belirtmeye devam edeceğiz.

Hakkımız olan bu yasal mücadeleyi insan yaşamına kasteden eylemlerle ilişkilendiren Başbakan'ın talihsiz açıklamasını ve son dönemde giderek sıklaşan benzer yaklaşımdaki açıklamaları demokrasi açısından büyük bir endişeyle karşılıyoruz. Ulusal ve uluslar arası kanun ve sözleşmelerden doğan doğal yasal hakların önüne konan engellerin kaldırılması için demokratik mücadelemizi devam ettireceğimizi bildirerek, Başbakan ve yetkililerden kamuoyu önünde özür dilemelerini bekliyoruz.

GoPetition respects your privacy.

The DOĞAYI, KÜLTÜRÜ VE TARİHİ SAVUNMAK DEMOKRATİK BİR HAKTIR; ENGELLENEMEZ… petition to Muhalefet etme hakkını "vatan hainliği" olarak görenler was written by sivil toplum and is in the category Civil Rights at GoPetition.